Kalıplara bağlı yaşamaktan bıkmadık mı?
Kesinlikle sıkıldık. Bırakın da o halde yazıma bir dipnot ile başlayayım. (Kim demiş dipnot’u yazının başında kullanamazsın diye.)
Dipnot: Birazdan söyleyeceklerimde belki zırvalıyor olacağım, belki de sadece birkaç saniyeliğine böyle hissediyorum ve beynim talihsizce bu satırları yazarken aklımın içinde oluşturduğu yanılsama ile bana oyun oynuyor, kim bilir!
Hayatın amacını gerçekten bilmiyorum, kimse de bilmiyor bence. Herkes bir şeyler uyduruyor; kendince hayaller oluşturuyor. Tutkuyla yaptığımız eylemlerden bahsediyoruz, ya da tutkularını arayanlar hala mevcut ve aramaya devam ediyorlar. Aramaya devam da edecekler…
Benim seyahat blogu yazmam mesela, hayattaki en büyük tutkularımdan biridir sorsanız değil mi?
Değil! Bence değil, eğer öyleyse de henüz ben bilmiyorum. Tamamen büyük bir plasebo etkisinden ibaret!
- Gerçekten zırvalıyorsun, nasıl anlatsana!
Plasebo etkisini hepimiz avcumuzun içi gibi biliyoruz.
Plasebo etkisi, özetle tıbbi olarak hiçbir etkisi olmayan bir ilacın düşünceye (telkine) bağlı olarak iyileşme meydana getirmesidir. Ortaya çıkışı ise ilginç; I. Dünya Savaşında eczanelerde ilaçlar tükendiği zaman, bazı doktorlar günümüzde alternatif tıp olarak bilinen tekniklerle hastaların acı ve şikayetlerinin azaldığını fark eder.
Telkin? Bir duygunun ya da düşüncenin aslında aşılanmasından bahsetmiyor muyuz plasebo etkisinde?
- Peki, evet…
Kimsenin tutkusuyla doğmadığına ve tutkusu diye anlattığı şeylerin aslında genel-geçer bir şekilde bulunup başlandığı konusunda da hemfikiriz değil mi?
- Burak birkaç ülke gördü, seyahat blogu açacağım dedi. Fikrine inandı, sonra birkaç yazı yazdı; fikrine daha çok inandı ve şimdi seyahat blogunun onun tutkusu olduğuna inanıyor… (Belki inanılmaz bir piyano resitali verebilirdi, ama piyanoyu hiç deneyimleyemedi.)
Sahip olduğuna inandığımız veya uydurduğumuz (siz nasıl söylemek isterseniz) tutkularımızın (plasebo etkisi ile telkine bağlı olarak iyileşme getirerek) bizi mutlu edeceğine inanırız. Bu da bize daha büyük bir döngü oluşturur; tutkuların bizi memnun ve mutlu kıldığına inandıkça; o genel geçer şeyin bizim daha büyük bir tutkumuz olduğuna kanarız.
Follow your passion is terrible advice! (Tutkunu takip etmek berbat bir tavsiye!)
Sevgiler,