January 21, 2017
Medeniyetlerin Kesişim Noktası: Meksika
Meksika uyuşturucu çeteleri ya da Amerika’ya göç etmek isteyen insanlarıyla anılsa da bu ülke bilinenin çok ötesinde bir derinliğe sahip. Eşsiz kültürü, binlerce yıl eskiye uzanan tarihi, sıcak insanları, lezzetli yemekleri önyargılarınızı yıkmanız ve bu ülkeyi keşfe çıkmanız için yeterli sebeplerden sadece birkaçı.
O halde, Meksika’yı ve başkent Meksiko’yu tanımak için mutlaka görmeniz gereken 10 yerle ilgili keşfe başlayabiliriz!
Konuk Yazı: yazargezerken
Meksika’nın Başkenti Meksiko
1. Teotihuacan Piramitleri (Teotihuacan)
Teotihuacan Nahuatl dilinde “insanların ilahlar haline geldikleri yer” anlamına geliyor. Meksiko’ya 50 km uzaklıkta olan Ay ve Güneş piramitlerini de içine alan bu şehir kompleksi Unesco Dünya Mirası listesinde ve Meksika’nın en önemli çekim noktalarından.
Milattan sonra 1. yüzyılda inşa edilmeye başlanan şehir, yaklaşık 8. yüzyılda önemini kaybetmeye başlamış. Çöküşünden sonra dahi Aztek soyluları için bir nevi hac güzergâhı olarak kalan şehrin önemi Azteklerin 5. Dünya Efsanesine dayanıyor. Maya el yazmaları olan Chilam Balam’da de yer alan 5. Dünya mitine göre insanoğlunun daha önce yasadığı dünya ani gelen bir sel sebebiyle yok olur. Aztek efsanesine göreyse tanrıların en küçüğü ve en mütevazisi olan tanrı Nanahuatl kendisini ateşe verir ve 5. Dünya’nın güneşi halini alarak onun varoluş sebebi olur.
Antik Teotihuacan şehri 20 km²’ den daha geniş bir alana yayılmış olsa da bugün turistlere açık olan 2 km²’ lik kısım Ölüler Yolu (Calzada de los Muertos) ve bu yolun çevresindeki alandan ibaret. Otobüslerin yolcularını indirdiği 1 numaralı kapıdan girip hediyelik eşya dükkânlarını geçtikten sonra Ölüler Yoluna girmiş oluyorsunuz. Bu yol üzerinde bugün birçoğu kaybolmuş irili ufaklı piramitlerin varlığının silik işaretleri mevcut.
Yol boyunca ilerlediğinizde sağınızda kalacak ilk piramit Güneş Piramidi (Piramide del Sol). Dünya’nın en büyük 3. Piramidi olan bu yapı 70 metre uzunluğunda. Eğer 248 merdiveni çıkarsanız bu antik şehrin muhteşem görüntüsü sizi bekliyor olacak. Ölüler Yolu boyunca ilerlemeye devam ederseniz karşınıza Ay piramidi (Piramide de la Luna) çıkacak. Milattan sonra yaklaşık 300’de tamamlanan bu piramidin oturduğu zemin Güneş Piramit’ininkinden daha yüksek olduğu için iki piramidin zirve yükseklikleri birbirine çok yakın.
Teotihuacan’a giriş ücreti 58 pezo yani yaklaşık 10TL.
2. Zocalo Meydanı (Zocalo Public Square)
Dünya’nın en büyük şehir meydanlarından biri sayılan Zocoalo, devlet başkanlığının bulunduğu Milli Saray (Palacio Nacional) ve Meksiko’nun en önemli katedrali olan Catedral Metropolitana’ya ev sahipliği yapıyor. Bunun dışında meydandan sadece 1 dakika uzaklıkta bulunan Templo Mayor’da Azteklerden kalma tapınak kalıntıları ziyaret edilebilir. Tapınak kalıntıları dedik ya tapınağın doğal afetten zarar görüp bugüne sadece bir kısmını ulaştığı tarzı naif fikirlere kapılmayın. İspanyol sömürge yönetimi sırasında Templo Mayor’u oluşturan taşlar sokulmuş ve bu taşlar tapınaktan kalanların yanı başında yükselen Catedral Metropolitana’nın inşası için kullanılmış. Tapınaktan kalan kalıntılar müze alanında koruma altına alınmış.
Templo Mayor’u Meksika için önemli kılan bir efsane var. Meksika bayrağında yer alan kartal, yılan ve kaktüs uçlusunun de kaynağı olan bu efsaneye göre Aztekler günlerce yol aldıktan sonra şehirlerini kuracakları yere bir turlu karar verememişler ta ki bugün Templo Mayor’un yükseldiği yerde yer alan kaktüsün üzerine beliren ve pençesinde yılan tutan kartalı görene kadar. İşte bugün Meksiko olarak alınan başkent, Azteklerin Templo Mayor çevresinde geliştirdikleri Tenochtitlan adli o şehrin temelleri üzerine oturmaktadır.
3. Paseo De La Reforma
Meksiko’nun kalbinin attığı bu cadde şehri boylu boyunca kesiyor. Gökdelenlerden, Chapultepec’e ya da Atatürk Heykeli’ne kadar neredeyse her şey bu caddenin üzerinde ya da çevresinde sıralanmış. Pazar günleri trafiğe kapalı olan cadde, yol boyunca koşmak ya da yürümek isteyenleri ama özellikle de bisiklet severleri ‘Arabasız Bir Gün’ etkinliğine davet ediyor.
4. Bosque De Chapultepec
Chapultepec Nahuatl dilinde ‘Çekirge Tepesi’ anlamına geliyor. Yani yerli Amerika dilindeki ‘tepec’ kelimesi Türkçe’mdeki ‘tepe’ ye eş. Meksiko’nun en büyük parkı olan bu tepelik alan hayvanat bahçesinden, Milli Tariih Muzesi’ne (Museo Nacional de Historia) ve Chapultepec Kalesine (Castillo de Chapultepec) ev sahipliği yapıyor. Yokuşa aldırmadan kosan Meksikolular, avare gezinen turistler ya da ‘gel abla gel’ edasıyla bağıran seyyar satıcılar herkes bu büyük parkta.
5. Milli Antropoloji Müzesi (Museo Nacional de Antropologia)
Chapultepec civarında Paseo de la Reforma caddesinin solunda kalan(şehir merkezi arkaya alınınca) müze Meksika’yı tarihiyle ve gizemleriyle öğrenmek isteyenler için birebir. Müzenin hakkini vermek için bir yarım gün ayrılması şart. Müze dikdörtgen biçiminde ve çok geniş bir alana yayılmış. Dikdörtgeni oluşturan her giriş Meksika’da yasamış ya da hala yaşıyor olan bir medeniyet için ayrılmış. Giriş katları medeniyetlerin tarihini arkeolojik kalıntılarla desteklemekte. Her zemin kat üzerinde bir asma kat yer alıyor ve buralarda giriş katta tanıtılan medeniyetlerden geriye kalan insanların koloni döneminden sonra yasadığı hayat anlatılıyor.
Müzeyi oluşturan kapılardan girdiğinizde göreceğiniz sergiler şöyle: Yerli Meksika Kültürleri, Antropolojiye Giriş, Amerika’ya Yerleşme, Orta Meksika Klasik Öncesi Donem, Teotihuacan, Toltekler Donemi, Meksika, Oaxaca Kültürü, Körfez Kültürleri, Maya, Occidene Kültürü, Kuzey Kültürü.
Pazartesi günleri kapalı olan müze sabah 9 aksam 7 arası ziyarete açık. Giriş ücreti 59 pezo (10TL).
6. Güzel Sanatlar Sarayı (Palacio de Bellas Artes)
1905’te başkan Porfirio Diaz’in emriyle başlatılan inşaat 1930’lu yıllarda sona ermiş. Bina bugün konser ve sanat merkezi olarak kullanılıyor. Binanın üçüncü katında Diego Riveria’nın Yol Ayrımlarındaki Adam (Man at the Crossroads) murali önemli bir eser. Komünist fikirleri olmasına rağmen Rockefeller, New York’taki binasına fresko çizmesi için Diego ile anlaşmış. Diego’nun eserini tamamlamasına az bir sure kala freskte beliren Lenin figürü Rockefeller’in freski imha ettirmesine neden olmuş. Diego Rockefeller binasında çalışırken çekilen bir fotoğraf, freskin yeniden ama bu sefer Meksika’daki Güzel Sanatlar Sarayı’nın duvarında belirmesine kaynak olmuştur.
Pazartesi günleri kapalı olan Güzel Sanatlar Sarayı sabah 10 aksam 6 arası ziyarete açık. Pazar günleri ücretsiz olan komplekse diğer günler giriş 43 pezo (7TL).
7. Xochimilco
Bugün Meksiko’nun temelini oluşturan ve Azteclerce inşa edilen Tenochtitlan şehri kanal sistemleriyle donatılmıştı. İspanyollar belki de neden inşa edildiğini bile anlamadıkları bu kanalları doldurup yerine binalar dikince şehir inşa edildiği ilk birkaç yüzyılda sel baskınlarıyla boğuştu.
Meksiko şehir merkezine yaklaşık 1 saat uzakta bulunan ve Nahuatl dilinde ‘Çiçeklerin büyüdüğü yer’ anlamına gelen Xochimilco Azteklerin hakimiyet alanı içindeki bölgenin sınırları içinde kalıyordu. Sahip olduğu çamurlu ve sığ suları nedeniyle Aztek tarımı için önemli bir yer tutan bu alan bugün uzunluğu 180 km’yi bulan kanallar zincirini barındırıyor. Turistler için önemli çekim noktalarından biri olan kanallar zincirinin içinde geleneksel Meksika müziği çalan Mariachilerin şarkılarını dinlemek, ya da kanallar üzerine tezgâh açmış yüzen bakkallardan meşrubat alma deneyimini yasamak isterseniz atlayın bir kayığa.
Kanal turları genelde 1 saat sürüyor ama biz zamanımızın kısıtlı olması nedeniyle yarım saatlik bir tur yaptık ve kişi başı 75 (12TL) pezo verdik. 1 saatlik turlar pazarlık yapılırsa iki kişi 250 pezoya (40 TL) kadar inebilir.
8. Frida Kahlo Müzesi (Museo Frida Kahlo)
Meksiko’nun en yeşil ve tatlı semtlerinden biri olan Cayoacan semtinde bulunan Frida Kahlo müzesi Mavi Ev(Casa Azul) olarak da geçiyor. Frida’nin doğduğu, büyüdüğü, Diego ile birlikte yaşadığı ve son nefesini verdiği bu ev Meksika listenizde ziyaret edilecekler arasında kesinlikle yer almalı. 1937 ile 1939 arası Troçki’nin de sürgünü dolayısıyla yasadığı Mavi Ev Frida’yı anlamak için harika bir yer. Resim çizmesine neden olan trafik kazasından sonra çektiği acıların tanığı olan aynalı yatağı, özel eşyaları, oyuncakları, kütüphanesi, mutfağı, kendi tasarımı kıyafetleri ve müthiş tabloları Mavi Ev’de Frida’nın misafiri olmayı şart kılıyor.
Müzeye giriş öğrenci 40, tam 75 pezo. Mavi Ev için aldığınız bilet iki koçanlı: biri Mavi Ev diğeri Diego Rivera tarafından piramit seklinde inşa edilmiş evi Anahuacalli müzesi için.
9. Troçki Müzesi (Museo Leon Trotsky)
Rus devriminin liderlerinden Troçki, Lenin’in ölümüyle iktidara gelen Stalin’in faşist politikaları nedeniyle sürgüne uğramış ve hayatinin geri kalanını önce İstanbul Büyükada( 1929-33), sonra Fransa (1933-35), daha sonra Norveç (1935-36) ve en son da Meksiko’da sürgünde geçirmiş. Frida Kahlo’nun Mavi evinde üç yıl kaldıktan sonra Troçki öldürüldüğü gün olan 21 Ağustos 1940’a kadar bugün müze olan yeşil boyalı bu evde yasamış. Müze, ziyaretçiye sunduğu dokuman açısından zengin olmasa da Trocki’nin son yıllarda yasadığı hayati anlamak açısından görülmeye değer bir yer.
Öğrenciler için müzeye giriş ücreti 20 pezo (3 TL).
10. Milli Eğitim Bakanlığı Binası (Secreteria de Education Publica)
Milli Eğitim Bakanlığı binası bir sanat eseri galerisinden farksiz.1921’de zamanın Milli Eğitim Bakanı olan José Vasconcelos tarafından başlatılan bir program dahilinde diğer genç sanatçılarla beraber bakanlık binasındaki duvarları freskleriyle süsleyen Diego’nun binada 120 eseri var. Binanın koridorları sizi büyük bahçelere çıkarıyor ve her kati Diego Rivera tarafından boyanmış duvarlar o bahçeye acılan koridorlarda sizi bekliyor. Rivera 1929’a kadar calistigi bu binada önemli eserler bıraktı. Rivera eserlerinde yerli kültürle halk devrimini birleştirmiş ve kapitalizme karsı eleştirisel bir tavır takınmıştır. Rivera üçüncü kattaki freski olan Cephanelikte (En el Arsenal ) sevgilisi Frida Kahlo’yu komünizmi çağrıştıran kan kırmızısı giysisiyle silah tutarken resmetmiştir.
Rivera’nin muralleri dışında David Alfaro Siqueiros, Jose Clemente Orozco’nun eserleri de binada görülebilir. Milli Eğitim Bakanlığı binası hafta içi sabah 9 aksam 6 arası açık ve binaya giriş ücretsiz.
Sürpriz: Atatürk Anıtı
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) ve Üye Sendikaların işbirliğiyle Cumhuriyetimizin 80. Kuruluş yıl dönümüne rastlayan 29 Ekim 2003 günü dikilen anıt Paseo de La Reforma caddesinde bulunuyor. Paseo de la Reforma 2550 numaradaki Iran elçiliğinin karşısında caddenin ortasındaki refüjlerin arasına yerleştirilmiş heykel.
Bu caddenin uzunluğunun dillere destan olduğunu yazmıştım. Peki anıt tam nerede kalıyor, arabası olmayan bir turist burayı nasıl görebilir? Öncelikle mesafe yürüme mesafesinde değil hem yol çok yokuş hem de mesafe uzun. Şehir merkezinden kalkan 13KM otobüslerine binildiği takdirde yaklaşık 10 dakika içeresinde Atatürk anıtını görebilirsiniz.
Anıtta şöyle yazıyor:
Mustafa Kemal Atatürk
1881-1938
Fundator de La Turquia Moderna (Modern Türkiye’nin Kurucusu)
Soldado (Asker)
Libertador ( Kurtarıcı)
Estadista (Devlet Adamı)
Refarmador (Islahatçı)
Teşekkürler TISK.