Singapur’a Gitmeden Kesinlikle Bilmeniz Gereken 1 Şey!
Bugün başımdan geçen bir olayı şimdi size tüm detaylarıyla anlatacağım. Öncelikle Singapur’dan bahsedeyim biraz, burası tam bir kurallar ülkesi ve tüm insanlar bu kurallara tamamen uyarak yaşıyor. Öyle hadi bakalım şu kuralı da es geçelim diye bir şey olmuyor yani Türkiye’deki gibi. 🙂 Gelecek yazılarımın birinde size Singapur’daki 10 ilginç kuraldan da bahsediyor olacağım. O zaman gerçekten ilginç bir ülke olduğunu daha iyi kavrarsınız. Singapur hükümetinin şaka yapmadığını da anlamış olursunuz. 🙂 En basitinden üzerinizde uyuşturucu bulurlarsa ve 15 mg’dan fazla olduğunu tespit ederlerse sizin uyuşturucu satıcısı olduğunuza karar verip direkt ölüm cezasına çarptırıyorlar. Gel gelelim ki böyle cezalar varken burada hayat nasıl? Burda yaşarken garip cezalara gülüp geçiyorsunuz, öyle bir gerginlik hissetmiyorsunuz çünkü tehlikeli bir durum yok. Hissettiğiniz şey, bir yerde cüzdanınızı düşürseniz o cüzdanın çalınmadan size bir şekilde tekrar ulaşacağı… (en azından benim hissettiğim şey 🙂 )
Tabii ki bu, Singapur hükümetinin cezalar konusunda şakasının olmadığıyla ilgili değil.
Ayrıca,
- Low Crime does not mean No Crime
- – Düşük suç oranı demek suç yok demek değildir.
Bunu birkaç yerde gördüm Singapur’da gerçekten hoşuma gitti, amaçları suçu sıfıra düşürmek o açıdan güzel.
Neyse çok uzaklaştım asıl meseleden. Ana konuya dönecek olursak, ben 5 ağustosta geldim Singapura. Zaman ne kadar hızlı geçmiş, bugün 11 eylül. Prosedür olarak Singapur’a vizesiz giriş yapabiliyorsunuz Türk vatandaşı olarak ancak 1 ay kalabiliyorsunuz burada. Bu sebeple öğrenci iken “Student Pass” denilen bir kart var onu almanız gerekiyor, yasal olarak kalabilmeniz için. “Student Pass” başvurusu için de bize 20 ağustos’u görüşme tarihi olarak vermişti okul yönetimi, o gün görevliler okula gelecek belgelerinizi teslim edebilirsiniz diye. Daha yeni yeni alışıyordum okula, hayata. Sabah derslerini de hiç sevmem uyanamam, uykulu ders dinleyemem, es geçerim bu yüzden. Benim de 20 ağustos günü sabah dersim vardı. Neyse belgeleri topladım, sabah erkenden kalktım ve dersler daha yeni başladığı için baştan işi sıkıya almak adına derse gittim. Ancak dayanamıyorum derste, gözlerim kapanıyor, kahvaltımı etmemişim anlayacağınız dolu mazaretim var. Çıktım sınıftan, yanımdaki Singapurlu bebeye de dedim ki “kanka sen bana yaz feysten ders bitince ben geleceğim“. Belgeleri, pasaportu falan her şeyi masanın üstünde bıraktım, kahve içmeye gittim. O arada başka bir arkadaşımı gördüm, sohbete daldık. Sonra mesaj gelmiş gördüm, dedim ki arkadaşıma da “gel ben sınıftan eşyaları alayım sonra başvuru için beraber geçeriz “. Sınıfa geldim bir baktım hiçbir şey yok masanın üzerinde. Hemen mesaj attım, dedim Singapurlu bebe yaptı yapacağını herhalde… Ancak, ben masanın üzerinde bıraktım diye cevap geldi. Herhalde biri aldı kaybolmasın diye düşündüm, beni arar ve ulaştırır bir şekilde diye bekledim. Çağrı yok kimseden, güvenliğe gittim, temizlikçi abilere sordum, kayıp bildirimi yaptım. O arada sınıftaki herkese e-mail yolladım. Sonra hocam geri dönüş yaptı. O almış, pasaportu ve diğer önemli belgeleri görünce kaybolmasını istememiş. Eh be hocam, tamam iyilik yapıyorsun da bir düşün değil mi bir bak kocaman student pass belgeleri diye yazıyor, dosyalanmış… Alıyorsun! Aldın tamam sağol, güvenliğe bırak değil mi? Yok çünkü alıp eve götürmek en mantıklısı. Üstelik geri dönüş yapmıyorsun, tamam düşünmüşsün ama eğer düşündüysen kaybeden kişinin strese gireceğini de düşünüp bir geri dönüş yapman gerekmez mi? Attığım e-mailden sonra aldığım cevap da şöyle; “yarın şu saatte beni bulup alabilirsin”. Bu arada, yaklaşık 45 dakika – 1 saat vardı başvurunun bitmesine. O yüzden bende dedim ki “hocam şimdi almam lazım, taksiyle gelip alırım çok az zaman kaldı başvurunun bitmesine”..
Cevap yok, bekle bekle ağaç olduk…
3 saat sonra ancak dönüş yaptı: “bilmiyordum, belki de almamalıydım özür dilerim” şeklinde. Yanlış anlamayın, hocanın düşünceli davranışını takdir ediyorum ama o yaptığı güzel davranıştan sonra bana geri dönmemesi ve daha ayrıntılı düşünmemesi sebebiyle yaptığının hiçbir anlamı kalmadı. Her neyse, o gün internet üzerinden tekrardan bir görüşme başvurusu yaptım, tam bugüne 11 Eylüle. Gece 06.00 gibi uyumuştum ve 08.00 de uyandım zaten bitkin bir durumdaydım ve 1.5 saate yakın bir yol yapıp geldim başvuru için şehrin diğer ucuna. İşlerin nasıl yürüdüğünü anlamaya çalışırken sıra aldım ve beklemeye koyuldum.
Sonra ne öğreneyim?
Ben 1 aydan fazladır buradayım ve 7 gündür yasa dışı olarak Singapurdayım. Kadın dedi ki muhtemelen ödeme yapman gerekecek. Hiç umursamadım, muhtemelen uykusuzluktan olayın ciddiyetinin farkına varamadım. Sadece “aa öyle mi?” diyerek geçiştirdim. Neyse dedi ki, sen en iyisi bir dilekçe yaz durumunu açıkla deneyelim şansımızı. Bu yaşadıklarımı yazdım ama hala gayet gevşek bir durumdayım. Sonra internetten araştırma yaptım nedir, ne değildir diye… Gerçekten öğrenmek istemezsiniz ama 3 günlük yasa dışı şekilde kalma cezasının 2500 Singapur Dolarına kadar çıkabildiği, üstüne sırtınıza sopayla (caning penalty in Singapore) vurabilecekleri yazıyordu. Her açtığım web sayfasından, topikten, forumdan ayrı bir çirkinlik, iğrençlik öğreniyordum. Orda biraz kavradım durumun ciddiyetini, belliki sıkıntı vardı. Hocama mail attım hemen, “böyle böyle bir durum var olmazsa siz arayabilir misiniz burayı, ayrıca ne yapabilirim?” dedim.
Bekliyorum..
Türk büyükelçiliğini aradım, durumu anlattım. Aynen şöyle gerçekleşti konuşmamız :
- Büyükelçilikteki çalışan: Okuduğun için muhtemelen seni sınır dışı etmezler ama ceza konusunda yapacak bir şey yok, o konuda çok ciddiler öyle töleransları olacağını zannetmiyorum.
Kendi kendime dedim ki, yuh ne sınırdışısı ben ilk başta 20-30 dolar öderim olay kapanır diye düşünüyordum. Ama ayrıntılı düşününce, fark ettim ki ben bayağı kaçak kaçak ülkede 7 gün fazladan kalmışım, bildiğin suç işlemişim… Her neyse bekliyorum sonucu içimden dualarımı okumaya başladım artık yapacak hiçbir şey yok. Hala durumu ciddiye alamama durumu da var çünkü kadın da bana söylerken o kadar gergin değildi diyorum kendi kendime. Bir de sadece para cezasından bahsetti, en kötü ne kadarsa öderiz artık diye geçiriyorum içimden.
Bunu neye benzetiyorum biliyor musunuz? Sadece biraz boğaz ağrın vardır, google’da boğazım ağrıyor yazarsın ancak o sana kanser olmuşsun der. Dolu ne olduğu belli olmayan hastalık çıkar. Hastalık hastası olursun, psikolojin bozulur. Aynı durum…
Sonra öğrendim ki, dilekçemi kabul etmişler! 🙂 Sıkıntı yokmuş ama bir daha olmasın dediler ahah yani olursa gözümüze gözükme bir daha yaşayamazsın Singapur’da tadında. 🙂 Sonuç olarak, herkes için önemsiz belki ama benim için çok önemli olan “Student Pass”imi bu zorluklar içerisinde aldım bugün, bu da kanıtı. 🙂
Dipnot: Çok ciddi bir deneyim oldu benim için. Çok az şey bildiğim bu şehir ülkesinde aslında çok büyük bir hataya düştüm, yapılmaması gereken bir hata. Okurken gülüyorum, hatırlayınca gülüyorum çünkü mutlu sonla bitti. Çok büyük bir ders çıkardım kendimce.
Önemli olan hataları tekrarlamamak değil mi? Umarım tekrarlamam!
Siz neler hissettiniz? Ne yapardınız böyle bir durumda?
En iyisi böyle bir duruma düşmemek tabii ki!
Comments
Singapur'a Gitmeden Önce Bilmeniz Gereken $100,000'lık Ceza
February 21, 2016 at 7:04 pm[…] Cevap Singapur, tabii ki. İlginçlikler ve kurallar ülkesi diye söylemiştim daha önceki yazılarımda da. […]
Vietnam Seyahat Planı Nasıl Yapılır?
February 21, 2016 at 7:04 pm[…] “student pass” ile ilgili yaşadığım olaydaki şansımı devam ettirmek […]